İnsan Hakları ve Kadın Erkek Eşitliği


KKTC yargısının başarıları arasında, insan haklarını ve kadın erkek eşitliğini de sayabiliriz. Eşitlik ilkesi dünyadaki tüm Anayasalarda mevcuttur. Bu ilke kadın erkek eşitliğini de kapsamaktadır. Ne var ki bir ilkenin Anayasa veya Yasalarda yer alması başka şey, fiilen gerçekleşmesi başka şeydir.

Birçok ülke kadın erkek eşitliği ilkesini Anayasasına koyduğu halde uygulamaktan uzaktır. Çeşitli bahanelerle uygulamaktan kaçınan ülkeler vardır. KKTC Yüksek Mahkemesi olarak böyle bir uygulamaya sıcak bakamazdık. Anayasamızda bulunan her ilke gibi kadın erkek eşitliğini de sözde değil fiilen gerçekleştirmemiz gerektiğini düşünüyorduk. Yargıçları doğrudan Yüksek Adliye Kurulu atadığı, Mahkemelerde çalışan personelin atanmasında da söz sahibi olduğu için, eşitlik ilkesini fiilen hayata geçirmeye karar verdik.

Bir göreve atama yapılırken o işi yapabilecek en yetenekli kişiyi seçmek gerekir. Ancak en iyi kişiyi seçeceğiz diye sürekli eşitsiz bir durum ortaya çıkıyorsa ortada başka bir sorun var demektir. Demokratik uygar bir toplumda önyargısız atama yapıldığı zaman eşitliğin kendiliğinden gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorduk.

Bu görüşler ışığında yargıç veya memur atamasında son derece ön yargısız olmaya çalıştık. Tahmin ettiğimiz gibi eşitlik süratle ve kendiliğinden gerçekleşmeye başladı. Böylece kadın erkek eşitliğinde dünyanın en gelişmiş ülkelerini geçtik. Emekliye ayrıldığım 2006 yılında yargıçların %30u, personelin ise % 50 si hanım oldu. Ben emekliye ayrıldıktan sonra aynı eğilim devam etti ve gerek yargıçlarda, gerekse personelde oranın % 50 hanım, %50 erkek olduğunu işitiyorum. Böylece KKTC Mahkemeleri dünyada ilk kez kadın erkek eşitliğini tam olarak uygulamayı başarmıştır. Anayasadaki ilke sözde kalmamış ve fiilen gerçekleşmiştir.

Yargıç ve personelde gerçekleştirmeyi başardığımız %50 oran, ideal olan orandır. En gelişmiş ülkeler bile henüz bu orana ulaşamamışlardır. Bu orana yaklaşmaları bile uzun yıllarını alacaktır. İdeal oranı bulduğumuza göre bu oranı bozmamak için dikkatli olmamız gerekir. Bir süre sonra oranın hanımların lehine bozulması da doğru olmayacaktır. Çünkü o zaman da toplumda başka bir dengesizlik olduğu ortaya çıkacaktır. Yan faktörlerin etken olduğu ve eşitlik ilkesinin doğru uygulanmamış olduğu söylenecektir. Böylece başarımız kayba dönüşebilir.

KKTC yargısında kadın erkek eşitliğini sağlamak kolay olmamıştır. Bu başarıyı korumaya çalışmalı ve diğer insan hakları konularında da aynı başarıyı göstermeye çalışmalıyız. Tüm insan haklarını sözde değil gerçekte uygulayan ender ülkelerden biri olmalıyız..
İnsan hakları konusunda diğer ülkelerden ileri olmamızın ülkemize büyük yararları vardır. Birçok kişi bu alandaki başarıların öneminin farkında değildir. Halbuki gerek ülkenin saygınlığına gerekse uluslararası ilişkilerine büyük katkısı vardır.

Bir örnek vereyim. 2004 2005 Adli Yılı Açış konuşmamda Mahkemelerimizin durumunu anlatmış ve KKTC ile İngiltere'yi kadın, erkek eşitliği açısından kıyaslamıştım. O tarihteki durumu dikkate alarak "Bizde yargıçların %30 u hanım,% 70 i erkektir. Halbuki İngiltere'de sadece %6 sı hanımdır" demiştim.

Adli yıl açılışlarımıza Anavatan yargı organlarının dışında katılan olmaz. Bu konuşmayı yaptığım açılışta hiç yabancı yoktu. Tüm konuşmalar Türkçe idi. Buna rağmen sözlerim yabancı misyonların bilgisine geldi. Şaşkınlık içinde bu konuyu tartışmaya başladılar. Bir süre sonra İngiliz Yüksek Komiserliği'nden bir görevli beni ziyarete geldi ve bu konuda araştırma yaptıklarını, verdiğim rakamın hatalı olduğunu, İngiltere'de hanım yargıçların %6 olmadığını, bazı bölümlerde % 15 e kadar yükseldiğini söyledi. Verdiği rakamlara göre biz yine İngiltere'den çok ilerde idik. Ona bunun tesadüfen gerçekleşen bir durum olmadığını insan hakları ilkelerini gerçekleştirmek istediğimizi, bunu sadece kadın erkek eşitliğinde değil diğer insan hakları konularında da yapmaya çalıştığımızı söyledim. Böylece hak ettiğimiz saygının gösterilmesini sağladığımızı düşünüyorum.