Türk Hukukunu Kıbrıs'a Getirme Girişimleri
KKTC Mahkemelerini dünyanın en adil mahkemelerinden biri haline getirme vizyonu ile çalışmaya ve görüşler üretmeye başlayınca geçmiş deneyimler önemli hale geliyor. Bu konuda bilgimizi artırmaya çalışalım.
Türkiyede hukuk sisteminin farklı olması nedeniyle 1963 -1974 yıllarında ülkelerimiz arasında yasal sorunlar yaşanmaya başladı. Bu sorunları gidermek için girişimler oldu. O tarihlerde Kıbrıs'ta görev yapan Prof.Orhan Aldıkaçtı, Türk Hukuk Sistemini ülkemize getirerek sorunları çözmek istedi. Önce, Kıbrıs ceza yasasında suçlara verilen cezaların alt sınırını belirleme girişiminde bulundu.
Anglosakson sistemde ceza yasalarında suçlara verilecek cezaların sadece üst sınırı belirtilir. Dolayısıyla yargıcın bir suça çok az ceza vermekle, yasada belirtilen en yüksek cezayı vermek arasında herhangi bir cezayı verme yetkisi vardır . Kontinental hukukçulara göre bu son derece hatalı bir düzenlemedir. Çünkü bu durumda ceza vermenin yargıcın keyfine kaldığı zannedilir. " Herhangi bir cezayı verebilecek yargıç dostlarına hiç ceza vermezken karşıtlarına en ağır cezayı verecek değil mi?" diye sorarlar.
Prof. O. Aldıkaçtı, Kıbrısta suçlara verilen cezaların Türkiyeye oranla daha az olduğunu da dikkate alarak ceza yasasının değiştirilmesini ve suçlara verilecek cezaların alt sınırının belirlenmesini önerdi. Bu öneri etkin bir muhalefetle karşılaştı. Öneri ilk anda basit bir değişiklik gibi görünmekle birlikte gerçekte tüm sistemin değişmesini gerektiriyordu.
İngiltere mezunları tanımadıkları bir sistem olduğu için Türk hukuk sisteminin Kıbrısa gelmesine karşı çıktılar. Biz Türkiye hukuk fakültelerinden mezun olanlar ise objektif bir kıyaslama sonunda Anglosakson hukuk sisteminin Kontinental sistemden daha adil olduğu kanısına vardığımız için karşı çıktık. Bu nedenle düzenlenen konferanslarda Kıbrıs'ta uygulanan Anglosakson sistemin Türkiye'de uygulanan Kontinental sistemden daha iyi olduğunu ve bu nedenle değiştirilmemesi gerektiğini savunduk.
Anglosakson sistemde yargıcın hiç ceza vermeme veya herhangi bir cezayı verme yetkisi olması keyfi cezalar verebileceği anlamına gelmez. Çünkü yargıcın adil ceza verme yükümlülüğü vardır. Dinlediği davada adil cezanın ne olduğu konusunda geçmiş içtihatlar ona yardımcı olmaktadır. Yargıcın ceza vermeden önce benzer olaylarda Yargıtayın onayladığı cezaları arayıp bulması ve kıyaslayarak bir ceza takdir etmesi gerekir. Böylece yargıç yasanın katı sınırlamalarından kurtulup o olaya özgü en isabetli cezayı verme olanağına sahip olmaktadır.
Bizim için önemli olan akademik tartışmalar değil pratikte hangi sistemin daha adil olduğu ve halkın ihtiyaçlarını daha iyi karşıladığı idi. Bu konuda ilginç olan durum 1974 den sonra ülkemizde iki farklı hukuk sisteminin yan yana uygulanmaya başlamış olması idi. Güvenlik Kuvvetlerine bağlı Askeri Mahkemede Anglosakson sistem, Girne'deki Kolordu Askeri Mahkemesinde ise Kontinental sistem uygulanıyordu. Bir ülkede görev yapan birbirine bağlı iki ordudan birinde bir hukuk sisteminin diğerinde ise diğer sistemin uygulanması yasal açıdan ilginç bir tablo ortaya çıkarıyordu.
1974 yılından sonra bir süre Güvenlik Kuvvetleri Askeri Mahkemesinde görev yaptım. Bu devrede Kolordu Askeri Mahkemesi yargıçları ile sürekli olarak bir araya geliyor ve iki sistemi kıyaslayan konuşmalar yapıyorduk. O tarihlerde birlikte suç işleyen askerler oluyordu. Bazen askerlerden biri Anglosakson sistemde diğeri Kontinental sistemde yargılanıyordu. Böylece iki sistemi kıyaslamamız son derece kolaylaşmıştı.
Yaptığımız gözlemlerden ve araştırmalardan sonra iki sistem arasındaki farkları iyice öğrenmiştik. Bu çalışmalardan çıkan sonuç Anglosakson sistemin Kontinental sistemden daha üstün olduğu idi. Daha süratli idi, gerçeği daha doğru bir şekilde ortaya çıkarıyordu ve daha adil sonuçlara varıyordu. İki sistemi uygulayan yargıçlar arasında bu konuda görüş ayrılığı yoktu. Pratikte ortaya çıkan bu durumu gördükten sonra teoride iki sistemden hangisinin daha iyi olduğunu tartışmamızın bir önemi kalmıyordu.
KKTC Hukukunun kalıcı hale gelmesi
KKTC hukukçuları KKTC hukuk sistemini savunurken Sn.Bülent Ecevit de bizimle aynı doğrultuda görüşler öne sürmeye başladı. Ecevit İngilterede ve Amerikada basın mensubu olarak çalışmış ve Anglosakson yargı sisteminin nasıl çalıştığını görmüştü. Kıbrıstaki hukuk siteminin bozulmaması gerektiğini, aksine Anglosakson hukuk ilkelerinden yararlanarak Türkiye hukuk sisteminde reform yapılması gerektiğini söylüyordu. Türkiye'nin tanınmış hukukçuları arasında da KKTC hukuk sisteminin devam etmesi görüşünü destekleyenler oldu. Örneğin Prof . Faruk Erem in Kıbrısa geldiği zaman bizim görüşlerimize katıldığını anımsıyorum.
11-12 Şubat 1999 da Ankara'da gerçekleşen Hukuk Forumunda iki sistem arasındaki farkları örnekler vererek anlatmaya çalıştım ve hukuk sistemimizin daha iyi olduğunu savundum. Bu konuşmamdan sonra o tarihte Yargıtay üyesi olan Sn. Sami Selçuk görüşlerime tamamen katıldığını söyledi. Bir süre sonra Türkiye Yargıtay Başkanı olan Sn. Sami Selçuk "Türkiye hukuk sistemini az eleştirdin. Daha fazla eleştirmeliydin" dedi.
Bu görüşler ışığında inançlı bir şekilde KKTC de uygulanan Anglosakson sistemi korumaya çalıştık. Sanırım öne sürdüğümüz görüşlerin de etkisi ile Türk hukukunu KKTC ye getirme çalışmaları fazla yol kat etmeden durdu.
Bir süre sonra iki sistemin iyi taraflarını birleştirerek karma bir sistem oluşturma görüşü ortaya atıldı. Ancak bundan da çabuk vazgeçildi. Akademisyenlerin ifade ettiği gibi iki sistemin temel ilkeleri, çalışma şekli ve yargıcın fonksiyonu birbirinden farklıdır, hatta terstir. Bu durum trafiğin yolun solunda veya sağında gitmesine benzemektedir. Trafiği karma hale getirdiğimizi varsayalım. Bazen sağda, bazen solda gidildiği zaman karmaşa çıkması ve daha fazla kaza meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle karma bir sistem oluşturma görüşünün de tutarlı olmadığı anlaşıldı.
Türkiye ile KKTC Arasında Adli Yardımlaşma Anlaşması
KKTC ve Türkiye hukuk sistemlerinin farklı kalması görüşü benimsendikten sonra Mahkeme kararlarının karşılıklı olarak tanınıp uygulanması sorunu gündeme geldi. Yapılan çalışmalar sonunda KKTC ile Türkiye arasında kısaca Adli Yardımlaşma Anlaşması diye isimlendirebileceğimiz bir anlaşma yapıldı. (Gör: KKTC de , 22/ 88 ve 43/88 Sayılı Suçluların Geri Verilmesi, Mahkeme İlamlarının Karşılıklı Tenfizi ve Adli Yardımlaşma Yasaları).
Adli Yardımlaşma Anlaşması Türkiye'nin diğer ülkelerle yaptığı anlaşmaların benzeri idi. Türkiye bizimle hukuk sistemi farklı olan ve farklı kalacak olan, bağımsız ülkelerle yaptığı anlaşmalar gibi bir anlaşma yaptı. Maalesef bu anlaşmaya rağmen sorunlar devam etti.
Anayasa Mahkememiz 22/88 ve 43/88 Sayılı Yasaları, KKTC Anayasasına aykırı bularak yürürlükten kaldırdı .(Gör: A/M, No: 11/93,D.No: 9/94). Devletler arasında karşılıklılık ilkesi uygulandığı için Türkiye Adalet Bakanlığı da muadil yasaları Türkiye'de uygulatmadı. Böylece Adli Yardımlaşma Anlaşması yürürlükten kalkmış oldu. Bu nedenle bir süre , KKTC de yaşayan TC vatandaşları ile Türkiyede yaşayan KKTC vatandaşları arasında büyük mağduriyetler yaşayanlar oldu.
Türkiye Adalet Bakanlığı görevlileri "Biz İngiltere ve diğer AB ülkeleri ile yaptığımız anlaşmanın aynını sizinle yaptık Onlarla sorun yaşamadığımız halde sizinle yaşıyoruz" diye sitemde bulundular.
2006 yılında Anayasa Mahkememiz farklı bir yorumla 22/88 ve 42/88 sayılı yasaların yürürlükte olduğuna karar verdi. (Gör: A/M, No: 9/ 2005, D.No:4/ 2005). Böylece Adli Yardımlaşma Anlaşması KKTCde ve Türkiye'de tekrar uygulanmaya başladı.
Adli Yardımlaşma Anlaşmasının KKTC ve Türkiyede uygulanması yasal sorunların bir bölümüne çare getirdi. Ancak tüm sorunları çözmüş değildir. Teorik olarak Mahkeme kararlarının karşılıklı olarak tanınması ve icrası mümkün hale gelmekle birlikte iki sistemin farklı olması nedeniyle uygulamada büyük sorunlar yaşanmaya devam etti.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiyenin diğer ülkelerle yaptığı anlaşmaların benzeri de Türkiye ile KKTC arasındaki sorunları çözmeye yeterli değildi. Bunun bir nedeni KKTC de çok sayıda TC vatandaşının, Türkiyede ise KKTC vatandaşının yaşamasıdır. Bu insanların ceza, evlilik, miras gibi konularda yasal sorunlarının nasıl çözüleceğini düşünmek gerekir. Bunun için sıradan uluslararası bir anlaşmayı örnek almak yeterli olmayıp titiz bir çalışma ile tüm olasılıkları düşünerek, bize özgü özel bir devletler arası anlaşma yapmamız daha uygun olacaktır.
Bunun için öncelikle sistemlerimiz arasındaki farkları daha iyi öğrenmemiz gerekir.
KKTC de uygulanan Anglosakson ve Türkiyede uygulanan Kontinental sistem arasındaki farkları incelemeye devam edelim.