İcra Sorunu
Mahkemelerimizi dünyanın en adil Mahkemelerinden biri haline getirmek isteyenler icra sistemimizi de dünyanın en adil icra sistemlerinden bir haline getirmek için çaba harcarlar.
Maalesef ülkemizde icra sisteminde de ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunları da inceleyerek çözüm aramamız gerekir.
İcra yargının devamıdır. İcrasız yargının bir anlamı yoktur. İcrası doğru çalışmayan bir ülkenin yargısının tamam olduğu söylenemez.
2000 li yıllarda bir grup arkadaşla yargıya yönelik şikayetlerin nereden kaynaklandığını saptamaya çalışıyorduk. Bu şikayetlerin başında tebliğ ve icra sorununun geldiğini gördük.
Bir ülkede bir yasal sorunu doğru şekilde çözebilmek için benzer sorunların yaşandığı ve çözüldüğü ülkelere göz atmak yararlı olur.
İcra konusunda bizim örnek alabileceğimiz iki ülke vardı . Türkiye ve İngiltere. Türkiyede icra ile ilgili yaptığımız araştırmalar, oradaki hukuk sisteminin yani Kontinental sistemin tamamen farklı olduğunu ve icra konusunda da izlenemeyeceğini gösterdi.
Bir ülkenin icra hukuku kendi hukuk siteminin ayrılmaz bir bütünüdür. Türkiyedeki icra sistemini örnek alabilmek için öncelikle Kontinental sistemi kabul etmemiz gerektiğini düşündük. Bundan vazgeçildiğini yazı dizisinin önceki bölümlerinde anlatmış bulunuyorum.
Hukukçular arasında Türkiye icra sistemindeki bazı kuralları alarak icra sistemimize monte etme görüşünü savunanlar oldu. Bu öneri bir arabaya başka bir arabanın motorunun takılmak istenmesi gibi bir şeydi. Biraz inceleyince bu görüşün de hatalı olduğunu, böyle bir girişimin karmaşaya neden olacağını ve büyük sorunlar yaratacağını anladık. Böylece Türkiye icra hukukunu örnek almaktan vazgeçtik ve dikkatlerimizi İngiltere'ye yönelttik.
Yasaları yapma görevi Yasama Meclisinindir. Buna rağmen hukuk sistemimizde Yüksek Mahkemenin yargı ile ilgili konularda tüzük yapma yetkisi vardır. Ayrıca yargıya ilişkin yasaların yapımında Hükümete yardımcı olmamız mümkündür. Yargı, kendisini ilgilendiren bir konuda yasa taslağı hazırlayıp Hükümete önerebilir. Biz de tebliğ ve icra konusunda bir çalışma yapmaya, tüzük değişikliği gerçekleştirmeye, yasa değişikliği taslağı hazırlayıp Hükümete önermeye karar verdik.
İngilterede tebliğ ve icra konusunda büyük değişiklikler olduğunu biliyorduk. Oradaki hukukçulardan icra hukukunda meydana gelen değişikliklerden halkın şikâyetçi olup olmadığını öğrenmeye çalıştık. Halkın memnun kaldığını öğrenince bu değişiklikleri öğrenme çabası içine girdik.
Yüksek Mahkeme Başkanı olduktan sonra, 2003 yılında İngilterenin Kıbrıs Yüksek Komiserini ziyaret ettim ve kendisine İngiltere'de tebliğ ve icralar ile bilgisayar teknolojisinden yararlanma konularında meydana gelen değişiklikleri öğrenmek istediğimizi söyledim. Bana "Bakanlığıma bildireyim, size yanıt veririm." dedi.
Amacımız İngilterede tebliğ ve icrada olan değişiklikleri öğrendikten sonra çalışmaya devam etmek, ve orada yapılanlardan da daha iyisini yapmaktı. Böylece dünyanın en iyi icra sistemlerinden birini oluşturmayı düşünüyorduk.
Yaptığımız müracaattan sonra uzun süre İngiltere'den herhangi bir yanıt gelmedi. Yüksek Mahkeme Başkanı olduğum 2002-2006 yılları arasında Yüksek Mahkeme çok ağır iş yükü altında idi. Yargıtay'ına içtihat oluşturma görevini yerine getirmeye çalışıyorduk. Anayasa Mahkemesi davaları, seçimler, referandum v.s. ile o kadar meşguldük ki icra sorunu üzerinde duramadık.
Emekli olmamdan kısa süre önce Yüksek Komiserle bir yerde karşılaştım. "Annan planının kabul edileceğini düşünüyorduk. Bu nedenle bir şey yapamadık. Şimdi tekrar girişimde bulunacağım" dedi.
Sanırım yaptığımız müracaatın etkisiyle 2008 yılında bir grup emekli İngiliz yargıç KKTC ye geldi. Hukuk sistemimizi geliştirmemiz için bize yardımcı olacaklarını söylediler. O tarihte emekli olup yargıdan ayrıldığım için gelenlerin işimize yarayacak bilgiler getirip getirmediklerini kontrol edemedim. Gelenler maalesef bizim beklediğimiz gibi tebliğ ve icra veya bilgisayar teknolojisi konularında yardımcı olmak için gelmiş değillerdi. Bu konularla hiç ilgileri yoktu. Aksine bizim eskiden beri KKTC ye gelmesini istemediğimiz "Case Management" diye isimlendirilen Kontinental usul hukuku kurallarını öğretmek için gelmişlerdi.
Bu çalışmalar sonunda 2008 Hukuk Muhakemeleri (Değişiklik) Tüzüğü yapıldı. Böylece Kontinental ilkeler hukuk sistemimize girmiş oldu. Gerçi bu ilkeler Woolf reformları arasında İngiltereye de girmişti. Ancak orada fazla uygulama alanı bulamadıklarını ve yerleşmiş sistemi bozamadıklarını görmüş bulunuyoruz.
Kanımca "Case Management" Avrupa Birliği veya Avrupa Konseyinin bir programı olarak ülkemize gelmiştir. AB ye giren ülkelerin hukuk sistemlerine destek olmak için düşünülmüştür. AB ye giren Kontinental ülkelere katkı sağlayacak kurallar içermektedir. Yargıçların yargı prosedürüne daha fazla müdahale etmesini öngörerek yargıdaki sorunları çözmeyi amaçlamaktadır. Halbuki hukuk sistemimiz adversarialdır. Yargıcın duruşma esnasında pasif kalıp tarafsızlığını koruması, duruşma sonunda ise takdir hakkını kullanarak yasadaki boşluğu doldurması gerekmektedir. Bu nedenle "Case Management" in ülkemize yarardan çok zarar verme olasılığı olduğunu görmüş bulunuyoruz. Maalesef bir taraftan bu olumsuz gelişme gerçekleşirken diğer taraftan icra sorunu da çözülmeden olduğu gibi kalmıştır. İcra sorunu bugün aynen devam etmektedir. Dünyanın en adil yargısının oluşturmak isteyenlerin bu sorunu çözmesini beklemektedir.
İcra Sorunu Nasıl Çözülebilir?
Modern bir icra sistemine kavuşamadığımız için KKTC de büyük acılar yaşanmış ve borçlular gibi alacaklılar da mağdur olmuştur. Bunun yanı sıra avukatlar da çalışmalarını hatalı bir icra uygulaması üzerine inşa ettikleri için hakları olan geliri sağlayamamışlardır. Avukatların ekonomik sorunları ve gelir kaybı ile ilgili yazdığım yazıyı www.tanererginel.com <http://www.tanererginel.com/> web sayfamda "KKTC de avukatların ekonomik sorunları ve icra sorunu" başlığı altında okuyabilirsiniz.
Özetlersek çağdaş icrada benimsenen ilke borçlunun borcundan şahsı ile değil mal varlığı ile sorumlu olmasıdır. Parası olmayanı hapse attırmaktan vazgeçilmiş, malvarlığını kaçıranlara hapis cezası verilmeye başlanmıştır. Bu ilkenin bir anlam ifade edebilmesi için borçlunun sade bir yaşam için ihtiyaç duyduğu mali kaynakların mal varlığından ayrılması ve malına karşı yapılan icranın kolaylıkla uygulanabilmesi gerekir. Bunun için dünyamızda gelişen yeni yöntemlerin izlenmesi gerekir.
Bu yöntemlerden biri borçlunun mali olanaklarının alacaklılar tarafından kolaylıkla öğrenilebilmesidir. Böylece alacaklılar karşılığı olmayana borç vermeyecekler ve borçlunun malvarlığına karşı icra kolaylaşacaktır. Bu durumda ve alacaklıların borcunu ödeyemeyen borçluyu hapse attırma ihtiyacı kalmayacaklardır. Borçluyu hapse attırmak uzun vadede alacaklının da işine yaramadığına göre bu değişikliğin olumlu bir gelişme olacağı açıktır.
İngilterede İcrada Kabul Edilen İlkeler Nelerdir?
Biz İngilterede icra sisteminde meydana gelen değişiklikleri birinci ağızdan ve en kesin şekilde öğrenmek istiyorduk. Bunu gerçekleştiremeyince kitaplardan bilgi edinmeye çalıştık. İleride bu konuda çalışacak olanlara yardımcı olmak için öğrendiklerimizi özetlemek istiyorum.
İngilterede son 50 yılda icrada meydana gelen değişiklikleri şöyle özetleyebiliriz.
a)Tebliğ ve icrada özelleştirme yöntemlerinden yararlanılmaya başlanmıştır.
b)Borçluların mal varlıklarını kaçıramaması için etkin kurallar benimsenmiştir. Borcunu ödeyemeyene değil, mal varlığını kaçırmaya teşebbüs edenlere hapis cezası verilmeye başlanmıştır. Bu amaçla yasal değişiklik yapılmış ve borçluya ait olup kaçırılmak istenen malın eski mal sahibine dönmesi ve icraya tabi olması sağlanmıştır.
c)Borçlular mal varlıkları ile sorumlu oldukları için alacaklıların karşılığı olmayan bir kişiye borç vermesi önlenmeye çalışılmıştır. Bunun için borç isteyenlerin mali durumunu ve geçmişte borcuna sadık kalıp kalmadığını öğrenme olanağı sağlayan yeni yöntemler geliştirilmiştir.
d)Kişisel iflas kurumu oluşturulmuştur. Böylece borcunu ödeyemeyen kişinin hapse girmesi değil, normal sade bir yaşam sürmesi, ekonomik yaşamdan kopmaması ve kazandığı zaman borcunu ödemesi sağlanmıştır.
e)İpotekli mallara başka kişilerin haklarının karışması önlenerek ipotek edilen malın gününde ve süratle satışı sağlanmıştır. Bizde maalesef bunun tam tersi gerçekleşmektedir. İpotekli alacaklı, kendi kabul beyanı ile başka kişilerin haklarının ipotekli mal üzerinde oluşmasına izin vermekte ve daha sonra bu kişilerin haklarını da gasp etmeye çalışmaktadır.
Boş bir tarla üzerine ipotek koyan kişi bir süre sonra orada evler yapılıp satılacağını bilmektedir. Ev sahiplerinin koçan alma işleminin uzamasından yaralanarak evlere de sahip olmaya çalışmaktadır. Ev sahipleri bu durumda doğal olarak ipoteğin uygulanmasına karşı çıkıp ipoteğin kapsamını tartışmaktadırlar. Bu nedenle en önemli icra yolu olan ipotek de çalışamaz hale gelmiştir.
Taksit Emirlerinde Yapılan Hata
Çağdaş icra sisteminde borçlunun gelirinin normal sade bir vatandaş olarak yaşayabilmesi için ihtiyaç duyduğu kısım icra dışında kalmakta ve bunun üstünde olan kısım mal varlığının bir bölümü kabul edilip taksitlerle ödeme emri verilmektedir. Yani kişisel iflas ilkeleri uygulanmaktadır. Bu durumda borçlunun gelirinin iki bölümünün titiz bir şekilde bir birinden ayrılması önemlidir. Maalesef bizde bu işlem yapılırken gerekli titizlik gösterilememektedir. Bu nedenle borçlulara gereksiz yere hapis cezası verilmeye başlanmış ve buna karşı ciddi toplumsal tepki oluşmuştur. Yasama Meclisi borçluları korumak için Yapılandırma Yasasını yapmak zorunda kalmıştır. Yasa yetersiz kaldığından tekrar tekrar değişikliğe uğramıştır.
Yapılandırma Yasası ve tadilleri bazı acıları dindirmiş ve yararlı olmuştur. Ancak sorunları temelden ve tam olarak çözdüğü söylenemez. Bu nedenle şikayetler devam etmektedir.
Maalesef yaşanan büyük sıkıntılara rağmen KKTC de icra sorunu hala çözülebilmiş değildir. Kanımca bugün 2003 yılında sorunu çözmek için harekete geçtiğimiz ilk noktadayız.
Yasa Yapımında İzlenecek Doğru Yöntem
Karşı karşıya geldiğimiz bu sorunu çözmek için basit değişiklikler değil, köklü bir değişiklik yapmamız veya yeniden yapılanma içine girmemiz gerekir. Bunun için dünyanın en iyi icra sistemini oluşturmayı ideal olarak benimsemeliyiz. Biz sitemimize uygun olduğu için İngilterenin icra sistemini örnek alma girişiminde bulunmuştuk. Bugünün internet olanakları ile tüm dünyadaki icra sistemleri gözden geçirilip en iyisi seçilebilir.
Bu denli araştırma ve teknik bilgi isteyen bir işi Yasama Meclisinin yapmasını beklemek doğru değildir. En doğru yöntem Yasama Meclisinin bu konuda hazırlık çalışmasını yapacak en iyi uzmanı arayıp bulması ve ona görev vermesidir. İngilterede yaşayan hukukçu kardeşlerimiz arasından bu uzman seçilebilir. Yasama Meclisinin hazırlanan taslak üzerinde çalışması bizi bir çok hatadan koruyacak ve ileri bir noktaya taşıyacaktır
Bu yöntem sadece icra değil tüm ciddi yasaların yapımında söz konusu olabilir. Bir konunun en iyi uzmanından taslak hazırlamasını istemek bizi örnek hukuk oluşturma idealine götürecektir.
İcra gibi ciddi bir konuda birden fazla taslak hazırlanması da istenebilir. Kıbrıslı Türk öğrenciler bu konuda mastır veya doktora tezi yapmaya yönlendirilebilirler . Bu taslaklar karşılaştırılarak en iyisini seçme yöntemi de izlenebilir.
İcra konusunda çağın gerisinde kalmamızın sistemimize büyük zarar verdiği açıktır. Bu sorunu çözmek için ciddi bir çaba göstermemiz gerekir.