Taner Erginel ile Anayasa Değişikliği Konusunda Söyleşi

S: Anayasa Mahkemesi Üyeliği ve Başkanlığı yaptınız.  Anayasa değişiklik çalışmaları konusunda görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
C: Memnuniyetle. 1986 yılında Yüksek  Mahkeme Üyesi, 2002 yılında ise Yüksek Mahkeme Başkanı oldum. Emekliye ayrıldığım 2006 yılına kadar bu görevi yaptım.  Yıllar içinde birçok davaya baktım. Gözlemlerim ve tecrübelerim oldu. Görüşlerimi sizinle paylaşmaktan mutluluk duyacağım.

S: 1985 Anayasasında ne gibi hatalar yapıldı. Bu hataları tekrarlamamak için neler yapmalıyız?
C: İsterseniz bu sorulara yanıt vermeden önce bir  Anayasanın kusursuz ve  mükemmel olması için nasıl hazırlanması gerektiğini araştıralım. Şüphe yok ki KKTC  dünyanın en mükemmel Anayasasını yapma gibi iddialı bir işe girişecek değildir. Ancak kusursuz bir Anayasanın nasıl yapıldığını  öğrenerek işe başlamak yararlı olabilir.

S:  O zaman size kusursuz bir Anayasanın nasıl yapıldığını soralım.
C: Bu soruya yanıt vermek için  pratik bir yol izleyelim. Kendimize "dünyada en başarılı olmuş en uzun süre uygulanmış Anayasa hangisidir?" diye  soralım.

S:Dünyada en başarılı olmuş en mükemmel Anayasa hangisidir?
C: Bu soruya yanıt bulmakta zorlanmayız. Anayasa hukukçuları ile tartıştığımız zaman görürüz ki dünyada en başarılı olmuş Anayasanın Amerikan Anayasası olduğu konusunda görüş birliği vardır. Amerikan Anayasası  1787 yılında yapılmıştır. İki yıl sonra yani 1789 yılında  yapılan İnsan Hakları Bildirgesi de Anayasanın bir bölümü olarak kabul edilmiştir. Şu halde Amerikan Anayasası  227 yıldan beri varlığını sürdürmektedir.

Bazı yazarların görüşüne göre  bu Anayasa bir kutup yıldızı gibi Amerikan sosyal yaşamına yön vermiş  ve bir koloni halkını bugünün süper devleti haline getirmiştir. Zaman içinde Anayasada değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklere baktığımız zaman görürüz ki orijinal Anayasanın hatalı kaleme alınmış olması nedeniyle değişiklik ihtiyacı doğmuş değildir. Anayasaların  da yasalar gibi zaman içinde değişmesi son derece doğaldır. Çünkü sosyal yaşam değişim içindedir. Buna paralel olarak sosyal yaşamı düzenleyen kuralların da değişmesi gerekir. Bu nedenle daha sonra yapılan değişiklikler Amerikan Anayasasına gölge düşürmemiş aksine değerini artırmıştır.

S: Uyguladığımız 1985 Anayasasında  yazılım hataları olduğunu ve  daha yapıldığı gün hatalı olduğu için sorunlar yaşandığını mı söylemek istiyorsunuz?
C: Evet aynen onu söylüyorum. 1985 Anayasası daha yapılırken hatalı kaleme alınmıştı ve bu hatalar sürekli sorun yaratmıştır.

S: Niçin böyle oldu Anayasa kaleme almak bu kadar zor bir iş mi?
C: Evet hem de çok zor bir iş. Bu noktanın altını tekrar tekrar  çizmek isterim. Kanımca önemli yasaları veya Anayasayı yapmak dünyanın en zor işidir. Birey için beyin ameliyatı neyse toplum için temel yasalardan birini veya Anayasayı yapmak  odur. Bir kişi beyin  ameliyatı olmak zorunda kaldığı zaman ne yapar? Dünyanın en iyi operatörünü bulmaya çalışır. Çünkü bu  herhangi bir doktorun yapabileceği bir iş değildir. Doktorun yapacağı en küçük  hata o kişiye  kalıcı zarar verecektir.  Yasa veya Anayasa yapımında da durum aynıdır. En küçük bir hata toplum içinde büyük yaralar açar. İyi bir yasa ise toplumun önünü açıp gelişmesini sağlar.

S: Anayasa veya yasa yapımının bu kadar zor olmasının nedeni nedir?
C: Yasalar belli durumda olanlara uygulanacak bir kural saptar. Yasanın o duruma girenleri genel bir ifade ile tanımlaması gerekir. Öyle bir tanımlama  yapılmalı ki o durumda olanların tümünü kapsasın, dışta kalması istenilenler ise dışta kalsın. Bu konuda tereddüt uyandırıp gereksiz tartışmalara  neden olmasın. Bunun için hukuk ilkelerini, yasa yapma tekniğini ve yasanın yapıldığı dili çok iyi bilmek  ve ciddi bir çalışma yapmak gerekir.

Yasanın düzenlemek istediği durumda olanları bir bir saymak doğru bir yasa yapma tekniği değildir ve büyük sorunlara neden olur. Bir örnek vereyim Anayasalar devlet organlarının görevlerini belirtir. Yasama Meclisinin görevini belirtirken soyut bir ifadeyle meclisin yapabileceği tüm işleri kapsayan ve yapmaması gereken işleri  dışta bırakan bir tanım  yapılmalıdır. Bu ise büyük dikkat ve beceri isteyen bir iştir. Anayasamız  bunu yapacağına Yasama Meclisinin yapabileceği  işleri bir bir sayma yönüne gitmiştir. Bu nedenle büyük sorunlar çıkmıştır. Anayasa yapmak yasa yapmaktan daha zordur. Çünkü yasaların uyması gereken ilkeler de belirlenmelidir.

İyi bir yasa yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli husus yasalarda yer alması gereken hususları Anayasaya koymamaktır. Çünkü bu yapıldığı anda Anayasa kendi görevini yapamayacaktır. Beklenmedik bir çok sorunlar ortaya çıkacaktır.

S: Dünyada yapılmış en mükemmel Anayasanın Amerikan Anayasası olduğunu söylediniz. Bu Anayasanın özellikleri nelerdir?
C: Amerikan Anayasasının iki ana özelliği vardır. Birincisi detaylı değil öz bir Anayasa olması, diğeri ülkenin ve belki de dünyanın en iyi hukukçuları tarafından kaleme alınmış olmasıdır.

S: Detaylı bir Anayasa yapmanın ne sakıncası var?
C:  Amerikan Anayasasında devletin yapısı, devlet organlarının görevleri, bu organların birbirini nasıl denetleyeceği düzenlenmiştir. Bunun gibi insan hakları ile ilgili ana ilkeler de belirtilmiştir. Bu konular düzenlenirken detaya girilmemiştir.  Yani detay yasalara bırakılmıştır. Bu nedenle  Amerikan Anayasası, KKTC Anayasasının   dörtte biri kadardır.  Anayasa yapımında zor olan ilkeleri belirleyen öz  bir Anayasa yapmaktır. Detaya inildikçe yazım kolaylaşır, fakat sorunlar da artar.

S: Amerikan Anayasasının diğer özelliği nedir?
C:Amerikan Anayasasını hazırlayan Konvansiyon üyelerinin  yarısı Harvard Üniversitesi hukuk mezunları idi. Yani Anayasayı hazırlamak için Amerikanın en iyi hukukçuları bir araya gelmişti. Aylar süren bir çalışma sonucu kısa fakat ölümsüz bir eser ortaya çıkardılar.

Hukuk alanında bir dahi kabul edilen ve daha sonra   Amerikanın 4. Başkanı seçilen   James Madison bu Anayasayı kaleme almıştır. Amerikan Anayasasında fazla veya eksik tek sözcük yoktur. Farklı yorumlara açık,  tereddüt uyandırabilecek tek cümle yoktur. Her maddenin anlamı son derece açıktır. Yapımcıları en iyi hukukçular olduğu ve uzun süre titiz bir çalışma yapıldığı için ortaya çıkan eser kusursuz olmuştur. Başkan John Kennedy yaptığı bir  konuşmada Anayasayı hazırlayan konvansiyon  üyeleri için " Dünya, tarihin  hiçbir devrinde bu kadar çok ve muhteşem aklın bir araya geldiğine tanık olmamıştır" demiştir. Böyle seçkin bir heyet tarafından yapıldığı ve büyük emek harcandığı için ölümsüz bir eser ortaya çıkmıştır.  

S: Dünyanın en iyi hukukçuları görevlendirilmezse KKTC Anayasası hatalı olacak mı demek istiyorsunuz.
C: Dünyanın  en iyi hukukçusunu veya hukukçularını görevlendirmek KKTC'nin vizyonunu aşar. Ancak başarılı Anayasa yapımında  izlenen  yöntemi bilmek ve mümkün olduğu ölçüde izlemek önemlidir. Dünyadaki başarılı örnekler bize bu işin sıradan bir iş olmadığı ve yasayı kaleme almak için bulabileceğimiz en iyi uzmanı  aramamız gerektiğini gösteriyor. Bu  bilincin oluşması  iyi bir Anayasa yapmamızı sağlayacak ve bizi geçmişte yaptığımız hataları tekrarlamaktan koruyacaktır.

Şunu da ekleyeyim ki  yasa yapımında doğru  yöntem  Türk hukukuna yabancı değildir. Atatürk  devrimlerinin biri ve belki de en önemlisi olan hukuk devrimi  bu bilinç içinde  gerçekleşmişti. Atatürk dikkatsizce hazırlanmış, yazılım hataları ile dolu yasaların toplumda büyük sıkıntılara  neden olacağını ve ulusun gelişmesini önleyeceğini biliyordu. Bu nedenle 1926 yılında  hukuk devrimini gerçekleştirirken Avrupa'nın en iyi hukukçusunun en uzun süre, en titiz çalışma ile hazırladığı  yasayı Türkiye'ye getirmek istemiştir. Bu görüş  nedeniyle gözler İsviçre Medeni Kanununa çevrilmiştir.

İsviçre Hükümeti, Medeni Kanun yapma görevini milletvekillerine veya Adalet Bakanlığındaki seçkin hukukçulara vermemiş İsviçre'nin ve hatta Avrupa'nın en ünlü hukukçusu olarak kabul edilen Prof.E.Huber' i bu işi yapmakla görevlendirmiştir.  Prof.E.Huber ekibi ile birlikte yıllarca çalışarak İsviçre Medeni Kanununu hazırlamıştır. Daha sonra Prof.E.Huber ve ekibi ile siyasiler arasında hazırlanan  taslak üzerinde  tartışmalar olmuş ve bu çalışmalar da yıllarca sürdükten sonra  yasa  son şeklini almıştır. İsviçre Medeni Kanunu incelendiği zaman her olasılığın hesaplandığı, her kelime üzerinde tekrar tekrar durulduğu ve farklı yoruma açık veya tereddüt uyandıracak  hiçbir nokta bırakılmadığı görülür. İsviçrenin ve Anavatanamız Türkiyenin kalkınmasını sağlayan  yasa böyle bir emek ve gayret sonucu hazırlanmıştır.

S:Önemli bir yasa veya Anayasanın hazırlanmasında bulunabilecek en iyi hukukçuya ve ekibine  görev verilmesi ve olanak sağlanması, bu hukukçunun bir taslak hazırlaması ve Meclisin  hazırlanan  taslak üzerinde çalışması gerekir mi demek istiyorsunuz?

C: Aynen öyle . Meclis bulabileceği en iyi uzmana görev verecek, isteklerini açıklayacak, eğer istekleri netleşmemişse alternatif isteklerini söyleyecek, uzman hukukçu  bir taslak hazırlayacak ve daha sonra Meclis Komitesi bu taslak üzerinde çalışmasını yapacak,  taslakta beğenmeyip değiştirmek istediği her sözcüğün neyi getirip neyi götüreceği konusunda uzmandan bilgi alacak. Bu yöntemin izlenmesi halinde hatalardan korunmuş oluruz. Ayrıca gelecek nesillere kıvanç duyacağımız bir eser bırakma olanağı  bulabiliriz.  İyi bir Anayasa, toplumu önünü açan, gelişmesini sağlayan ve gereksiz sıkıntılara sokmayan Anayasadır.

S: Anayasayı kaleme alacak en iyi uzman kim olabilir?
C:Kanımca bu uzmanı KKTC de veya Türkiye'de bulunan Anayasa Hukuku profesörleri arasından seçmek gerekir. Bu uzmana tüm zamanının bu işe ayıracak ve uzun süre çalışacak olanak sağlamak gerekir.

Bu herhangi bir hukukçunun örneğin bir yargıcın veya avukatın yapabileceği iş değildir. Yargıçlar veya avukatlar uygulanmakta olan  yasanın sorunları hakkında uzmana bilgi verebilirler. Bu da çalışmanın oldukça önemli bir bölümüdür. Ancak Anayasayı kaleme almak için en tanınmış ve Türk diline en hakim uzmanda yararlanmak şarttır.

Yasa veya  Anayasa yapımında önemli olan hiç tahmin edemeyeceğiniz bir özellik  daha vardır: İnsan sevgisi. Belki şaşacaksınız ama ben bir yasayı okuduğum zaman insan sevgisi olan birisinin hazırlayıp hazırlamadığını anlarım. Çünkü insan sevgisi olan yapımcı insanların karşılaşacağı sorunları ortadan kaldıracak ve işlerini kolaylaştıracak düzenlemeler yapmaya çalışır. Böylece ülkenin kalkınmasına katkıda bulunur. Diğerleri ise teknik kurallarla dolu sıkıntılı düzenlemeler yapar.

S: Mecliste üzerinde durulan taslağı gördünüz . Bu konuda ne diyeceksiniz?

C: İzninizle bu soruya yanıt vermeden önce kusursuz bir yasanın nasıl yapılabileceği konusunda bir örnek daha vereyim. Dünyada yapılmış en iyi yasalardan biri hangisidir biliyor musunuz? Kod Napolyon diye anılan 1804 Fransız Medeni Kanunu. Bu yasa dünyadaki  hukuk sistemlerinin büyük bölümüne örnek olmuştur. Yasanın nasıl  bu kadar başarılı olabildiği sorusunu sorduğumuz zaman  bunun nedenini yine yapılış yönteminde buluruz. Fransız imparatoru Napolyon Bonapart yasayı hazırlamak için Fransanın en iyi hukukçularından oluşan bir komisyon kurulmasını emretmiştir. Napolyon "Komisyonda görev yapacak kişiler  benim düşmanım dahi olabilir. Önemli olan Fransadaki en iyi hukukçuları bulmak ve Komisyonda  görev yapmalarını sağlamaktır." demiştir.  Komisyon böyle bir bilinç içinde oluşturulduğu ve çalıştığı için  sonuç fevkalade olumlu olmuştur.

Napolyon Fransanın en iyi hukukçularının bile yasa yapmada yetersiz kalabileceği ve teknik kelimeler kullanıp halkın anlamadığı bir yasa yapabilecekleri kaygısı içinde idi. Bu nedenle onlara herkesin kolayca anlayabileceği ve tereddüde düşmeyeceği bir yasa yapma talimatını vermiş ve kendisi de o kadar işi ve savaşları arasında  vakit ayırarak Komisyon çalışmalarının bir  kısmına  katılmıştır. Napolyonun komisyonda hazır olmasından çekinen komisyon üyelerinin hukuk terimlerinden uzak durduğu ve  en sade vatandaşın bile kolayca anlayabileceği bir yasa yapmak zorunda kaldığı  söylenir.  Bu denli büyük bir titizlikle hazırlanan yasa tüm dünyanın takdir ettiği  örnek bir yasa haline gelmiştir. Bizim dünyayı etkileyecek bir Anayasa yapma amacımız  yok ancak en iyi yasaların nasıl yapıldığını bilmek bize yol gösterebilir.

S: 1985 Anayasasında yapılan hukuk hatası nedir?

C:En önemli hata detaylı bir Anayasa olmasıdır. Yukarıda iyi bir Anayasanın insan hakları, devletin yapısı , devlet organlarının görevleri  ile ilgili ana ilkeleri belirtmesi ve detaya girmemesi gerektiğini anlattım. Ayrıntıları düzenleyen bir Anayasa gerçekte yasaların yapacağı işi yapıyor demektir. Bu doğru olamaz. Çünkü Anayasadan beklediğimiz farklı bir görevdir. Anayasanın yasaların yapacağı işi yapması  birçok sorunu birlikte getirecektir.  Yasalarda yer alması gereken hususların Anayasada yer alması Anayasayı  bir toplumu ileriye götürecek  ilkeler topluluğu olmaktan çıkaracaktır.  Detay konulara giren  bir Anayasanın kusursuz ve mükemmel olması mümkün değildir.

1985 Anayasasını kusurlu hale getiren bir taraftan detaylı olması yani yasalarda bulunması gereken hususları düzenlemesi, bu düzenlemeleri yaparken yeterli titizlik göstermemesi, ve daha sonra Anayasa maddelerinde değişiklik  yapılmasını imkansız hale getirmesidir. Halbuki toplumun gelişebilmesi için yasaların değişebilmesi şarttır. Hele bu yasalarda yazılım hataları varsa değişememeleri bir felaket demektir. 1985 Anayasası maalesef yasalarda yer alması uygun olan hususları Anayasaya katmış ve onları hiç değişemeyen sabit kurallar haline getirmiştir.

S: 1985 Anayasasının değişmez bir Anayasa olduğunu dünyada hiçbir Anayasanın bu kadar katı olmadığını ve bunun bir hukuk hatası olduğunu söylüyorsunuz. Halbuki Anayasada Anayasa  maddelerinin nasıl değişebileceğine ilişkin madde var.

C: Evet bu madde Anayasanın  162. maddesidir. 162. maddeye göre  Anayasada en küçük bir değişikliğin yapılabilmesi için Yasama Meclisinin 2/3 çoğunluğunun oyu ve daha sonra halkoyu gereklidir.  Yani halkoyu olmadan herhangi bir değişikliğin yapılması mümkün değildir.

Anayasalar katı (deşiğimi zor) Anayasalar ve esnek ( değişimi kolay)  Anayasalar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Türkiye Anayasası katı Anayasalara örnektir. Anacak bu Anayasa bile milletvekillerinin 2/3 sinden fazlasının oyu ile değiştirilebilir. 2/3 oy sağlanamazsa Anayasa değişikliği için referandum gerekir. KKTC Anayasası ise dünyanın en katı Anayasasıdır. Çünkü en küçük bir değişiklik için referandum gerekir.

Bilindiği gibi halkoyuna başvurmak masraflı bir iştir. Bir tek maddeyi değiştirmek için halkoyuna başvurmaya maddi olanak yoktur. Anayasadaki birkaç maddenin birlikte değiştirilmesi de sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü hangi maddelerin değişeceği konusunda görüş birliği sağlama olasılığı çok az veya hiç yoktur.  Dolayısıyla ülkemiz, Anayasa maddeleri teorik olarak değişebilen fakat pratikte değişemeyen bir ülke olmuştur.

Bu nedenle Anayasada yer alan çok basit hukuk hatalarını dahi düzeltmek mümkün olmamıştır. 1985 Anayasasını hazırlayan Kurucu Meclis uzman hukukçuları görevlendirmiş ve taslağı onlarla tartışmış olsaydı ne hatalar olurdu ne de bu hataları düzeltmek imkansız hale gelirdi. Doğru yöntem izlenmiş olsa uzmanlar dünyada bu kadar katı başka bir Anayasa bulunmadığını  ve bu durumun büyük sorunlar yaratacağını siyasilere anlatacaktı.

S:1985 Anayasasında başka ne gibi hukuk hataları var?
C: Bir Anayasanın herkesin kolay anlayabileceği şekilde son derece sade ve açık bir dille kaleme alınması, tereddütlere ve tartışmalara fırsat vermemesi  gerekir. Anayasamız maalesef böyle bir titizlik gösterilmeden kaleme alınmıştır. Birçok madde farklı yorumlara açıktır. Bu ise  Anayasanın sorunlu olması ve ülkeyi gereksiz yere yorup yıpratacak bir Anayasa olması demektir.

S: Bize 1985 Anayasasında yapılmış yasal hatalarla ilgili örnekler verebilir misiniz?
C: Size devletin iki önemli kurumu olan Mahkemeler ve Sayıştay la ilgili hata  örnekleri vereyim.

S:Anayasada Mahkemelerle ilgili ne gibi hatalar yapıldı?
C:Hepimizin bildiği ve sık sık tekrarladığı gibi geciken adalet, adalet değildir. Yargıda biriken davalara ve gecikmelere çözüm bulmamız gerekir. Bunu için en doğru yöntemin yargıç sayısını artırmak olduğunu düşünüyorum. Mahkeme başkanı olarak bunu yapmaya çalıştığımda yargıçların çalışacağı yeterli binamız bulunmadığı gerçeği ile karşı karşıya geldim. Bu nedenle Mahkemelere daha fazla bina kazandırmaya çalıştım.

Gereğinden fazla yargıcımız olacak diye bir kaygıya kapılmak doğru değildir. Çünkü fazla yargıç hem davaların daha süratli dinlemesine olanak sağlar, hem de vakit bulan yargıçlar araştırmalar yaparak konularında derinleşme ve daha kaliteli karar yazma fırsatı bulurlar.

S:Anayasada Mahkemelerle ilgili sorun sadece yargıç sayısı ile mi ilgilidir?
C: Hayır. Yargının nasıl çalıştığını bilmemekle ilgili sorun da vardır. İyi bir yargı organının iki dereceli olması gerekir. Önce ilk Mahkeme davayı dinleyerek hüküm verir ve  bu hükmü  beğenmeyen taraf istinaf veya temyiz dediğimiz üst Mahkemeye başvurur. Yargı organının işleyişi  konusunda yeterli bilgisi olmayanlar "İki dereceli olmaya ne gerek var, bir dava niçin iki kez dinlenecek, istinaf veya temyiz yolunu kapatalım böylece davalar daha çabuk bitsin" diye düşünebilirler. Halbuki üst Mahkemeler bir davayı ikinci kez dinlemezler.

Üst Mahkemelerin  fonksiyonu alt Mahkemelerden farklıdır. İlk Mahkeme olguları  saptar ve yasayı uygulayarak bir hüküm verir. Üst Mahkeme ise bu hükümde hata olup olmadığını araştırır. Ancak bu hatayı bulmak için ilk Mahkeme yerine geçerek davayı tekrar dinlemez. Bir ilke belirlemek ve ilk Mahkemenin bu ilkeye aykırı hareket edip etmediğini açıklamak zorundadır. İşte bu ilke arayışı hukukun gelişmesini sağlar. Ayrıca tüm  ilk Mahkemeler aynı ilkeyi uygulamak zorunda kalacaklarından  bir dava ile birlikte birçok dava daha sonuçlanmış olur. Bu durumda eğer bir kişi ilk Mahkemelerin bu tür davaları dinlemesini önleyelim davalar sadece üst Mahkemede dinlenip fazla uzamadan bitsin diye düşünürse  hatalı düşünüyor demektir. Çünkü bu durumda üst Mahkeme  ilk Mahkemelerin işini yapacağından ilke koyan  Mahkeme kalmayacaktır ve bu nedenle davalar azalmayacak aksine çoğalacaktır.

Mahkemeleri iki dereceli yapmayınca üst Mahkemede davayı dinleyecek olan heyetler eşit düzeyde olduklarından farklı ve çelişkili kararlar verilebilecektir. Anayasamızı yapanlar bu incelikleri düşünmediklerinden Yüksek İdare Mahkemesini tek dereceli bir Mahkeme haline getirdiler. Bu nedenle yönetsel davalar azalacağına arttı.

Bu sorunu sona erdirmenin yolu  ilk Mahkemelerde yargıç sayısını artırarak yönetsel davaları dinlemelerine fırsat vermek ve Yüksek İdare Mahkemesine istinaf yolu ile başvurulmasını sağlamak olabilirdi. Maalesef  Anayasanın 152'inci maddesi böyle bir  düzenlemeye  olanak vermiyordu.  Çünkü bu maddeye kimin hangi amaçla koyduğu belli olmayan  Yüksek İdare Mahkemesinin yönetsel davaları dinlemeye "münhasır" yetkisi olduğu kuralı konmuştu. Hukuk bilgisi eksikliği nedeniyle Anayasaya konmuş  hatalı bir sözcük Mahkemelerin  gelişmesini önlüyordu. "Münhasır" sözcüğünün 152'inci maddeden çıkarılmasına hiçbir partinin itirazı  yoktu. Ancak Anayasamızın en küçük değişikliğin yapılmasına fırsat vermemesi nedeniyle bu hata düzeltilemedi  ve yönetsel davalarla ilgili şikayetler devam etti.

S : Sayıştayla ilgili nasıl bir  hata yapıldı?
C: Bildiğiniz gibi Sayıştay devletin mali denetim organıdır. Devlet organlarının yaptığı tüm harcamaları kontrol eder. Usulsüzlük yapılmasına engel olur. Malî denetim yapılmadan bir devletin fonksiyonlarını ifa edebilmesi ve yaşayabilmesi mümkün değildir.  Eğer Sayıştay başkan ve üyelerini atama yetkisi hesapları kontrol edilecek bir organa verilirse çelişkili bir durum ortaya  çıkacak ve doğru dürüst kontrol yapılamayacak demektir. Sayıştay başkan ve üyelerini seçebilecek en tarafsız ve en güvenilir  organ, tüm siyasal partilerin yer aldığı Cumhuriyet Meclisidir. Ancak Anayasamız Yasama Meclisinin yapabileceği işleri sayarken bir hata yapmış ve bunlar arasına Sayıştay başkan ve üyelerinin seçimini koymamıştır.

Gerçekte Anayasanın Meclisin yapabileceği işleri bir bir sayması işin kolayına kaçma ve hatalı bir yazılım şeklidir. Çünkü bir organın görevleri böyle kaleme alındığı zaman unutulan ve dışarıda kalan işler yapılamayacak demektir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi Yasama Meclisinin  Sayıştay başkan ve üyelerini atamasının yasal olmadığına karar verdi. Bunun üzerine yeni bir yasa yapılarak bu görev Bakanlar Kuruluna verildi. Fakat hesapları kontrol edilecek olan Bakanlar Kurulunun Sayıştay başkan ve üyelerini seçmesi de Anayasaya aykırı idi. Daha kötüsü atayacak tüm makamların hesapları Sayıştay tarafından kontrol edildiğinden Sayıştay başkan ve üyelerini seçecek Meclis dışında bir organ aramak doğru değildi.  Bu nedenle Sayıştayın yasallığı yıllarca tartışıldı. Anayasadaki bir yazılım hatası nedeniyle ciddi sorunlar yaşandı. Daha sonra Anayasa Mahkemesi farklı bir yorumla Yasama Meclisinin Sayıştay başkan ve üyelerini atayabileceğine  karar verdi ve sorun çözüldü. Ancak bu sonuç Anayasayı  kusurlu olmaktan çıkarmadı.  Çünkü iyi bir Anayasanın farklı yorumlara fırsat vermemesi ve böyle sorunlar çıkarmaması gerekiyordu. Toplumu kutup yıldızı gibi ilerilere taşıması gereken bir Anayasa   teknik hatalar  nedeniyle sorun üstüne sorun çıkarmış ve herkesi yıllarca boş yere uğraştırmıştır.

S:Anlattığınız görüşler yeni bir Anayasa yapıldığı zaman dikkate alınabilecek görüşler değil mi? Halbuki şimdi Anayasanın sadece bazı maddelerinde değişiklik yapılması söz konusudur.

C:  Yeni bir Anayasa yapmanın zor olduğunu, Anayasada değişiklik yapmanın ise kolay  olduğunu düşünenler vardır. Halbuki bir Anayasada değişiklik yapmak, orijinal Anayasa yapmak kadar zordur . Belki de  daha zordur. Bunun nedeni önemli bir hukuk ilkesi olan  "pari materia" ilkesidir.

Bilindiği gibi bir Anayasa veya yasa maddesi  yorumlanırken  sözcüklere  günlük hayatta taşıdıkları olağan anlamlar veya sözlük anlamları verilir.  Ancak bu yorumlama yöntemi yeni  Anayasa veya yasa yapıldığı zaman uygulanır. Yasa  değişikliklerinde "pari materia"  ilkesi de devreye girer. Bu ilkeye göre yeni yasada geçmiş yasadaki metinden farklı olarak kullanılan her sözcüğün  bilinçli olarak  değişiklik yapmak amacıyla yasaya konduğu kabul edilir. Anayasanın bir maddesinde değişiklik yapılırsa "Eski madde şu anlama geliyordu, uygulama şöyle idi, Anayasa koyucu sözcüklerde farklılık yaptığına göre artık eski anlam devam edemez, mutlaka  değişik bir anlama gelmeli" diye düşünülür. "Acaba eski uygulama neydi, Anayasa koyucu bunu niçin beğenmedi, getirilmek istenen değişiklik nedir?" diye yeni bir tartışma kapısı açılır. Bu tartışma yeni tereddütler ve karmaşa  demektir. Halbuki yukarıda belirttiğim gibi bir Anayasanın son derece sade olması ve farklı yorumlara açık olmaması gerekir. Doğru yöntem izlenmeden değiştirilen maddeler  yeni sorunların habercisi olacaktır.

S: Geçmiş Anayasanın hatalı olduğunu söylüyorsunuz. Şu halde Anayasada değişiklik yapma gereği vardı. Meclise sunulan değişiklik önerileri bunu gerçekleştirmedi mi?

C:Anayasada değişiklik yapma gereği vardı ancak bu yapılırken daha büyük sorunlar çıkarabilecek bir yöne gidilmemeliydi.  Meclise sunulan değişiklik önerilerini gözden geçirdim. Yukarıda anlattığım  bilgiler ışığında bu önerilerin isabetli olmadığını söyleyebilirim. Her şeyden önce öneriler doğru yöntem izlenerek hazırlanmamıştır.

S: Doğru yöntem nasıl izlenebilirdi?

C: Meclise sunulan  değişiklik önerilerini okuduğumuz zaman  Anayasayı  değiştirmenin ötesine geçtiğini, sanki yeni bir yasa yapılıyormuş gibi maddeler içerdiğini görürüz. Amaç yeni bir Anayasa yapmaksa bunun nasıl yapılacağını gördük. Eğer amaç Anayasada değişiklik yapmaksa bu çerçevenin dışına çıkmamak, yeni Anayasa yapılıyormuş gibi bir tutum içine girmemek gerekir.

Anayasada değişiklik ihtiyacı doğmuşsa doğru yöntem çeşitli kurumlara ve halka Anayasadan  şikayetlerinin ne  olduğunu sormaktır. Diyelim ki soruldu ve  şikayetler saptandı. Bir uzmanı veya uzmanlar heyetini bu şikayetleri ortadan kaldırmak için nasıl değişiklikler yapılması gerektiği konusunda  çalışma yapmaya yönlendirmek gerekir. Onların yaptığı titiz çalışmadan sonra görev sırası Meclise gelmelidir.

Diyelim ki uzman heyeti çalışarak bir rapor hazırladı. Bu raporda bir tarafta şikayetler, diğer tarafta eski Anayasa maddesi ve daha sonra yeni öneriler yer almalıdır. O zaman herkes değişikliğin niçin istendiğini anlayacak ve konuyu ona göre değerlendirecektir. Bir gün bu madde Anayasa Mahkemesinde tartışıldığı zaman değişikliğin "pari materia" ilkesine uygun olarak yorumlanması mümkün olacaktır.

Böyle bir çalışmadan sonra  Meclisin değişiklik önerilerine son şeklini vermesi kolay olur. Maalesef Meclise sunulan öneriler bu yöntemle hazırlanmış değildir.

S: Değişiklik  önerilerinin  hazırlanmasında nasıl bir hata yapıldı?

C: Öneriler Meclisin Anayasa komitesinde farklı görüşte milletvekilleri arasında tartışma ve uzlaşma yöntemi ile hazırlanmıştır. Bu yöntem yasaların yapımında, daha doğrusu özel yasaların yapımında izlenmesi gereken bir yöntemdir.  Taslağı hazırlayanlar bazen yeni bir Anayasa yapar gibi hareket etmişler, bazen  mevcut bir maddede değişiklik yapmak istemişlerdir. Bazen Anayasa maddesi niteliğinde bir madde hazırlamışlar,  bazen bunu yeterli bulmayarak bu maddeye  yasalarda yer alması gereken  bir düzenlemeyi eklemişlerdir. İlk aşamada kabul edilen bazı görüşler daha sonra taslaktan çıkarılmıştır. Yani taslak karşılıklı bir uzlaşma ve al-ver yöntemi ile hazırlanmıştır. Bu yöntemle  hazırlanan bir Anayasanın hatasız olması mümkün değildir.

S: Sizce bu önerilerde yazılım hatası var mı?

C: Bence vardır. Bu konuda basit bir örnek vereyim. Yasama Meclisinin kendi görevi ile ilgili 78.ci maddeye baktım. 1985 Anayasasında bu madde kaleme alınırken  işin kolayına kaçılmış ve  meclisin yapabileceği işler bir bir sayılmıştı. Sayılanlar arasına Sayıştay başkan ve üyelerinin seçimi olmadığı için Anayasa mahkemesi  "Mademki meclisin yapacağı  işler tek, tek  sayıldı, sayılanların dışında kalan işler yapılamaz" diye bir karar vermişti. Bu nedenle ülkemizde yıllarca süren büyük sorunlar yaşandı. Gereksiz yere zaman ve enerji harcandı. Böyle sıkıntılar yaşanan bir ülkede siz ne beklersiniz? İlk iş olarak Yasama Meclisinin görevi ile ilgili 78 maddenin değişmesini ve Meclisin görevinin daha iyi tanımlanmasını beklersiniz değil mi?

Maalesef bu yapılmamıştır. Yani akılda olmayan yeni bir  iş çıktığı zaman yine "Acaba Meclisin bu konuda karar vermeye yetkisi var mı?" tartışması başlayacaktır.

Bu gün hata yapmamak ve doğru bir kural belirlemek için elimizde büyük kolaylıklar vardır.  İnternet bize tüm dünya Anayasalarını izleme olanağı sağlamaktadır. Bir konuda tüm dünya Anayasalarının nasıl bir hüküm içerdiğini inceleyebiliriz. Acaba yasama organının görevleri için ne diyorlar? Bizim düştüğümüz hataya düşmemek için ne yaptılar?  Dünya Anayasaları içinde en iyi ifadeyi kullananı örnek alarak ve hatta ondan daha iyisini yapmaya çalışarak kusursuz bir taslak ortaya çıkarmamız mümkündür.

1985 Anayasasının en önemli kusuru  olan yasalarda yer alması gereken maddelerin Anayasada yer alması kusuru aynen devam etmektedir. Daha kötüsü unutkanlık veya herhangi bir nedenle yapılmış hataları düzeltme olanağı yine yoktur. Oybirliği sağlansa bile Meclis bu hataları  düzeltemeyecektir.

S: Yasalarda yer alması gereken maddelerin Anayasaya konmasının sakıncası nedir?

C: Anayasalarla yasalar arasında statü farkı vardır. Anayasalarda  yasalara yol gösterecek ve  yasaların uyması gereken ilkeler bulunmalıdır. Eğer bir Anayasaya  yasalarda yer alması gereken  maddeler konursa Anayasa  kendi görevini yapamayacak ve yol gösterici olma fonksiyonunu yitirecektir.

S:   Anayasayı değiştirme olanağı bulunmaması gelecekte  büyük sorunlar çıkaracak mı?

C: Taslağı incelediğim zaman hatalı olabilecek birçok maddeye rastladım. Bunları tek tek saymam gerekmez sanırım. Kanımca değişiklik önerilerinde 1985 Anayasasında olanlardan daha fazla hata vardır. Geçmişte olduğu gibi bu hatalar beklenmedik sorunlar çıkaracaktır. Eğer bu hataları düzeltme olanağı olsa rahat bir nefes alacağız. Maalesef hazırlanan  taslağa göre  bu  hataları düzeltme olanağı  yoktur.  Çünkü Anayasada nasıl değişiklik yapılabileceğini belirleyen 162 inci. madde aynen durmaktadır. Yani en basit hatayı bile düzeltmek için referandum gereklidir. Geçmişte olduğu gibi hataları düzeltmek mümkün olmayacak ve ülkemiz yıllarca sıkıntı çekecektir.

S: Anayasanın 162.ci maddesinde nasıl bir değişiklik yapılabilir?

C: Anayasamızda değişmesi mümkün olmayan maddeler vardır. Onlar olduğu gibi kalabilir. Onların dışındaki maddelerin Meclisin 2/3 salt çoğunluğu ile referanduma gerek olmadan değiştirilebileceği belirlenebilir. Değişiklik için Mecliste 2/3 salt çoğunluğa erişilemezse o zaman referanduma gidilmesi gereği kararlaştırılabilir.


Böyle bir düzenleme yapılırsa  hatalar düzeltilebileceği gibi Anayasanın  sıkıntı yaratan diğer maddelerini  de bir bir ele alıp gözden geçirme olanağı doğacaktır. Yeni konular gündeme alınabilecektir. Yeterli zaman  ve emek harcanarak  hatasız değişiklikler yapılabilecektir.

Bu durumda tartışma ve al ver yöntemi ile saptanan maddelerin topluca halkın önüne çıkarılması sorunundan da  korunmuş olacağız. Halkı "Ben bu önerilerin bir kısmını beğendim bir kısmını ise beğenmedim, ne yapayım?" ikileminden kurtarmış olacağız.

Öyle anlıyorum ki bazı partiler değişmesini istemedikleri maddelerde değişim kolaylığı yapılmasına karşıdırlar. O zaman  değişim kolaylığı yapılması arzu edilmeyen  maddeler diğerlerinden ayrılabilir. Onların  eskiden olduğu  gibi referandumla değiştirilebilecekleri  kararlaştırılabilir. Böylece Anayasanın en az % 95 inde değişim kolaylığı sağlamak mümkündür. Bu durumda  Anayasanın hiç değilse % 95 i normal Anayasa haline gelecektir.  İhtiyaç duyuldukça, gerekli titizlik gösterilerek sorun yaratan  maddeleri bir bir değiştirmek mümkün olacaktır. Kanımca bu yaklaşım iyi bir Anayasaya sahip olabilmemiz yönünde atılmış en isabetli  adım olacaktır.

S: Anayasanın referandumla değiştirilebilmesi gereği, halka tanınan bir hak değil mi? Bu hakkı halktan alıp meclis çoğunluğuna vermek antidemokratik bir yaklaşım olacak değil mi?

C:  Referandum olmadan Anayasada en küçük bir değişiklik yapılmaması gerektiği görüşü teoride kulağa hoş gelen fakat pratikte olumlu sonuç vermeyen bir görüştür.  Bu görüş yasaların halkın temsilcisi olan  milletvekilleri tarafından değil, doğrudan halk tarafından yapılması gerektiği,  yani doğrudan demokrasi görüşünün devamıdır. Eski Yunandan beri bu görüşü savunanlar vardır. Kulağa hoş gelen bu görüş pratikte umulan sonucu vermemiş ve uygulandığı her yerde büyük sorunlar çıkarmıştır. Bu gün dünyada sadece İsviçrede bu görüşün izine rastlamak mümkündür  ve orada da terk edilmek  üzeredir.

Bizim halkımıza dünyada mevcut en iyi olanakları sunmamız gerekir. Bu olanaklar arasında en iyi yasalar da vardır. En iyi yasalar derken dünyada denenmiş ve başarılı olmuş  en iyi yasalar demek istiyorum. Hiçbir yerde denenmemiş veya denendiği her yerde büyük sorunlar çıkarmış bir düzenlemeyi halkımızın önüne koymamız doğru değildir. Çünkü halkımız deneme tahtası değildir.

Bırakalım riskli görüşleri zengin ülkeler denesin. Bunun sıkıntısını onlar yaşasın.

S: Son olarak ne söylemek istiyorsunuz?

C : Anayasada en küçük değişikliğin bile referandumla yapılabileceği kuralı dünyada sadece KKTC de vardır. Bu özelliği ile KKTC Anayasası dünyanın en katı Anayasasıdır. Kanımca referanduma sunulması gereken tek madde Anayasanın değişiklikle ilgili 162. inci maddesi olmalıdır. Öncelikle 162 inci madde  değiştirilir ve Anayasamız bu anomaliden kurtarılırsa doğru yola girilmiş olacaktır.

O zaman Yasama Meclisimiz konuları bir bir ele alma ve  titiz bir çalışma ile en iyi Anayasa değişikliklerini yapma olanağına kavuşacaktır. 2/ 3 salt çoğunluğun sağlanamadığı ve halk oyuna başvurulan  konularda ise halk kendine neyin sorulduğunu daha iyi anlayıp karar verebilecektir.